Ağrı tanısı koyarken ağrı sınıflamasını bilmek gerekir. Çünkü tedavinin şekli ve başarısı buna bağlıdır.
Sonuçta ağrı işte. Hepsi ağrı, üç aşağı beş yukarı aynı. Canımı yakıyor, rahatsız ediyor, bazen de canımdan bezdiriyor…
Evet yarattığı sonuç benzer olsa da nedenleri farklı olduğu için, tedavileri arasında da farklılık göstermektedir. Bazı ağrılar çok basit bir ağrı kesici ile hemen geçebilirken, bazı ağrıları ne yaparsanız yapın kesmek mümkün olmayabilir. Hatta hayat boyu devam edebilir.
En sık karşılaşılan ağrı “nosiseptif ağrı” denilen ağrıdır. Nosiseptif ağrı hemen her gün karşılaştığımız ağrılardır. Yani kaslardan, kemikten, deriden, iç organlardan kaynaklanan ağrılar. Bir yeriniz kesilince, yanınca, burkulunca, gaz şikayetiniz olunca, safra kesenizde taş olunca, saçınızı birisi çekince ortaya çıkan ağrı bu tip ağrıdır.
Bu ağrıyı da alt sınıflara ayırmak mümkün. Ağrı her alt sınıfa ayrıldıkça tedavi seçenekleri de farklılaşabilmektedir.
Somatik ağrı: Cilt, derin dokular gibi bölgelerde ortaya çıkan ağrılar. Bunlar genellikle basit ağrı kesicilere iyi yanıt verir ve yara veya hastalık iyileşince kendiliğinden geçer. Keskin bir ağrıdır genellikle ve yeri net olarak bellidir. Eğer ağrıya neden olan hastalık iyileşmesine rağmen ağrı devam ederse o zaman “kronik ağrı”dan bahsedilir.
Viseral ağrı: İç organlardan kaynaklanan ağrı. En sık kanser hastalarında görülür. Künt, yeri parmak ucu ile gösterilemeyen, geniş bir alanda hissedilen ağrıdır.
Kemik ağrısı: Genellikle şiddetlidir. Kırıkların dışında, kemik erimesinde, kireçlenmelerde, kanserlerde, orak hücre anemisinde, kemik enfeksiyonlarında, lösemi ve multipl myelomda sık görülür.
Nöropatik ağrı: Sinir hasarına bağlı gelişir. Sinir yaralanması veya bir hastalık nedeni ile sinirde meydana gelen hasar yüzünden olabilir. Ağrının şekli diğerlerinden tamamen farklıdır. Burada sıklıkla yanma, iğnelenme, karıncalanma, elektrik çarpması hissi gibi farklı algılamalar görülürken, cilde parmak ile dokununca hatta çamaşırların sürtünmesi bile ağrıya neden olabilir.